İstanbul Temaşa | Etkinlikler / Basın
Tiyatro İstanbul. İstanbul özel tiyatroları. İstanbul Tiyatro. Temaşa. Akademi temaşa. İstanbul temaşa.
İstanbul tiyatro, İstanbul Temaşa Tiyatroları. İstanbul çocuk tiyatrosu. Birdirbir çocuk tiyatrosu. Akademi temaşa İstanbul
3928
paged,page-template,page-template-blog-template3,page-template-blog-template3-php,page,page-id-3928,paged-2,page-paged-2,ajax_updown_fade,page_not_loaded,

Etkinlikler / Basın

9. ULUSAL TİYATRO FESTİVALİ

24 Kas 2014, Posted by admin in Basın
B

Bilecik Belediyesinin bu yıl 9’uncusunu düzenlediği ’Ulusal Bilecik Tiyatro Festivali’nde, İstanbul Temaşa Tiyatrosu tarafından “Şenlik Çıkmazı” adlı Oyun sahne aldı.
Bilecik Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’ndeki oyunda bir Roman mahallesinde yaşayan insanların yaşamlarından kesitler mizahi bir tarzda anlatıldı.

Erkan Gündüz’ün yazdığı yönetmenliğini Ali Yaylı’nın yaptığı oyunda, Ercüment Balakoğlu, Sezgi Gürpınar, Mustafa Cankılıç, Sena Kahraman, Hikmet Kırmızı kaya, Cem Bozan, Halit Tümkan rol aldı. Belediye Başkanı Selim Yağcı ise, sahnelenen oyunun ardından oyunculara plaketlerini sunarak teşekkürlerini iletti.

’’BİLECİK’TE GÜZEL BİR TİYATRO ETKİNLİĞİ VAR”
Tiyatro oyuncusu Ercüment Balakoğlu, tiyatro gösterisinin ardından yaptığı açıklamada, Bilecik’in tiyatro anlamında gerçekten güzel bir etkinliğe imza attığını belirtti. Bilecik’in bu anlamda birçok şehre güzel örnek olduğunu sözlerine ekleyen Balakoğlu, ’’Ben 48 yıllık tiyatro sanatçısıyım. Şu ana kadar tiyatronun festivalini duymadım. Yani güreş festivali, deve festivali, üzüm festivali gibi birçok festival duydum ancak tiyatronun festivalini duymadım. Belki de yapılıyordur ancak ben bilmiyorum. Bilecik’in tiyatro anlamında 9 yılı geride bırakarak bu güzel etkinliği sürdürmesi taktire şayan bir durum. Bunun için ben ve ekibim olarak Belediye Başkanı Selim Yağcı’ya çok teşekkür ediyorum. Şunu da görüyoruz ki, tiyatro oyunu ücretli ve insanlar da yoğun ilgi göstermiş. Yani salonumuz tamamen doluydu. Diğer kurumların da böyle bu tür etkinliklere sahip çıkmasını istiyoruz. Bilecik’teki gibi bu tiyatro festivallerin çoğalmasını arzuluyoruz’’ dedi.
’’BİLECİK BELEDİYESİ TİYATROYA ÖNEM VERİYOR”
Tiyatro Yönetmeni Ali Yaylı ise yaptığı açıklamada, tiyatronun sanatların anası olduğunu belirterek, Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcının tiyatroya verdiği önemden dolayı teşekkür etti. Tiyatronun hayatın anlamı olduğunu ve önem verilmesi gereken bir sanat olduğunun altını çizen Yaylı, ’’Bilecik’te 9 yıldır güzel bir geleneğin sürdürüldüğüne şahit oluyoruz. Biz de bu festivale katılarak, böyle güzel bir etkinliğin parçası olduğumuz için çok mutluyuz. Bununla birlikte Bilecik’in kaliteli ve mükemmel bir seyircisinin olduğunu gördük. Ayrıca organizasyon da çok başarılı ve sahne aldığımız salon ise her yönüyle mükemmel. Ben bu anlamda emeği geçen başta Belediye Başkanı Selim Yağcı ve tüm çalışanlara teşekkürlerimi sunuyorum’’ şeklinde konuştu.

 

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/9-ulusal-tiyatro-festivali-bilecik-yerelhaber-485956/

‘Huzur Sokağı’ tiyatro sahnesinde

02 Nis 2013, Posted by admin in Basın
Ş

Şule Yüksel Şenler’in ”Huzur Sokağı” romanından uyarlanan tiyatro oyununun galası, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapıldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, oyun öncesi yaptığı konuşmada, insanların olduğu kadar kitapların da bir kaderi olduğunu, kimi kitapların kütüphanelerde bir gün sayfalarını açacak okuyucusunu beklediğini dile getirdi.

Kimi kitapların, ”bilgiye düşman”, ”karanlığa hayran” orduların elinde ateşe mahkum olduğunu, yok olup gittiğini, kimi kitapların da bir kez okunduktan, birkaç sayfası açıldıktan sonra yalnızlığa terk edildiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:

”Ama öyle kitaplar vardır ki, elden ele dolaşır, asırlardan asırlara seyahat ederler. Öyle kitaplar vardır ki, okuyanı can evinden vurur, okuyanın hayatını temelden değiştirir. Yine, öyle kitaplar vardır ki, er ya da geç değerleri anlaşılır, defalarca basılarak, çoğaltılarak, elden ele dolaşarak, asırlara damgalarını vururlar.

Açıkçası, Şule Yüksel Şenler Hanımefendi’nin Huzur Sokağı kitabı, diğer tüm talihli kitaplar gibi, sadece yayımlandığı dönemde değil, sonrasında da elden ele dolaşan, defalarca okunan, okuyanın hayatını değiştiren bir eser oldu.”

Erdoğan, kendisinin de çok büyük keyifle okuduğu, etkilendiği bir kitap olan Huzur Sokağı’nın, sadece yayımlandığı dönemi aktaran değil, o dönemin şartlarını taşıyan her mekan ve her zaman için bir ilham kaynağı haline geldiğini anlattı.

Huzur Sokağı’nın beyaz perdeye aktarıldığına, dizi haline geldiğine ve tiyatro oyunu olarak sahneye uyarlandığına değinen Erdoğan, ”Bir sanat eseri olmasının ötesinde Huzur Sokağı, asıl sarsıcı etkisini kalplerde, ruhlarda, insanların yaşayış tarzlarında yaptı. Çok sayıda genç, kitabın son sayfasını kapatırken, kendisine doğru soruları sordu, bu doğru sorulara doğru cevaplar bulmanın arayışına girdi” diye konuştu.

Erdoğan, Şule Yüksel Şenler’i de eseri kadar gençlere gösterdiği istikamet ve bu istikamet uğruna verdiği ”çileli” mücadeleden dolayı kutlayarak, şöyle devam etti:

”Hem Huzur Sokağı kitabı hem de o kitabın değerli yazarı, bu toplum için, bu millet için bir umut ışığı oldular. O dönemde, ben de dahil nice genç, özgürlük mücadelesinde, demokrasi mücadelesinde, ifade özgürlüğü mücadelesinde kendimize Şule Hanım’ı örnek aldık. Onun açtığı, onun işaret ettiği yolda, en temel haklarımız için onun önderliğinde mücadele verdik. Onun direnişi, onun sebatı, onun inanmışlığı, her birimiz için ilham kaynağı oldu.

Gerek Huzur Sokağı gerek Şule Hanım’ın diğer kitapları, gençlerden esirgenirken, yaşam tarzından dolayı hapse mahkum edilirken, dışarda milyonlarca genç, ‘Her birimiz Şule’yiz’ diyerek onun izini takip ettiler.

Eğer bugün özgürlükler geçmişe göre daha çok genişse, bunda hiç kuşkusuz Şule Hanım’ın mücadelesinin de payı vardır. Eğer bugün inanç özgürlüğü belli standartlara ulaşmışsa, kuşkusuz Şule Hanım’ın mücadelesinin bunda katkısı vardır. Eğer bugün genç kızlarımız, inançları doğrultusunda giyinip, okullarda özgürce okuyabiliyorsa, Şule Hanım’ın bunda mutlaka ve mutlaka izi vardır. Şule Hanım, bir yazara, bir aydına, bir kanaat önderine düşen neyse, o sorumluluğu hakkıyla yerine getirmiştir. Hayatı boyunca davasını her şeyin önünde tutmuş, kendisi acılar çekerken, çile çekerken, arkasından milyonların yürümesini ve ışığa kavuşmaların bir teselli olarak görebilmiştir.”

Şule Yüksel Şenler’e yürekten şükranlarını sunan Erdoğan, Huzur Sokağı’nı tiyatroya aktaran İstanbul Temaşa Tiyatrosu’na, sanatçılara ve yönetmene de teşekkür etti.

Galaya, Şule Yüksel Şenler ile Başbakan Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı (TİM) Mehmet Büyükekşi’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.

Huzur Sokağı

Şule Yüksel Şenler’in 1969 yılında gazetede yayımlanmaya başlayan ”Huzur Sokağı” romanı, ”eski”, ”yoksul” bir İstanbul Sokağı’nda geçiyor. Romanda, ”sokağın göz bebeği” üniversiteli Bilal ile ”sokağın ortasına dikilen zenginlik sembolü” apartmanda yaşayan Feyza’nın aşkları anlatılıyor.

İstanbul Temaşa Tiyatrosu tarafından tiyatro oyunu haline getirilen ”Huzur Sokağı”nın uyarlaması Firuz Erkam tarafından yapıldı.

Kaan Basmacıoğlu’nun yönetmenliğini, Yücel Arzen’in müziğini yaptığı oyunun oyuncuları, Özlem Sarıçamlık, Mert Yerli, Semiray Şentürk, İbrahim Coşkun, Muhammet Kınık, Uğraş Atay, Kurretulayn Matur ve Yaşar Alptekin.

 

Kaynak: http://www.sabah.com.tr/kultur_sanat/2012/11/12/huzur-sokaginin-galasi-yapildi

Düzceli Mehmet tiyatro sahnesinde

02 Nis 2013, Posted by admin in Basın
T

İstanbul Temaşa Tiyatrosu, Halit Ertuğrul’un ünlü eseri Düzceli Mehmet’i tiyatro sahnesine taşıdı.

Bir gencin kurtuluş hikâyesini anlatan oyun ile sinema oyuncusu Yaşar Alptekin ilk kez tiyatro sahnesine çıkıyor.
Sekiz genç tiyatrocu aralarına sinema oyuncusu Yaşar Alptekin’i de alarak İstanbul Temaşa Tiyatrosu’nu kurdu. Bahçelievler’de bir büro kiralayıp Halit Ertuğrul’un ünlü romanı Düzceli Mehmet’i tiyatro sahnesine aktardı. Düzceli Mehmet en çok satanlar listesinde her daim üst sıralarda olan bir roman. Halit Ertuğrul’un yaşadığı gerçek bir olayı anlatıyor. Konusunu hemen söylüyoruz: Manevi hiçbir inancı ve kuralı kabul etmeden yaşayan bir genç, öğretmeninin sevgi ve şefkat dolu ilgisiyle dine yönelir. Geçirdiği bir trafik kazasından sonra hayatı değişir.

Oyunda Halit Ertuğrul’u Yaşar Alptekin, Düzceli Mehmet’i, İse İlker Kalay oynuyor. Oyunun Alptekin için özel bir anlamı var. Çünkü, uzun yıllar kamera önünde rol kesen oyuncu ilk kez tiyatro sahnesine çıkıyor. ‘Sinema oyuncuları tiyatro oyuncularını neden sevmez?’ sorusuyla konuya giriyoruz. Alptekin gülerek cevap veriyor: “Mankenlikten oyunculuğa geçenleri tiyatrocular pek sevmez. Ben de sevmediğimi çok sık dile getirdim. Ama büyük laf etmemek lazımmış. Kızım üniversitede tiyatro bölümü okumaya başladı. Döndüm dolaştım, ben de sahneye çıktım.”

Filmi biraz başa sarıyor, ekibin kuruluşunu ve ünlü oyuncuya nasıl teklif götürdüklerini soruyoruz. Oyuncular daha önce Ayna adlı bir çocuk oyununda ilk defa bir araya gelmiş. Birçok yere turne yapmış, her gittikleri yerde ‘Şu Düzceli Mehmet’i nasıl oyunlaştırırız?’ diye konuşmuşlar. Bir gün Erkan Gündüz, ‘Romanı ben oyunlaştırırım.’ deyip eline almış. Yazmış, çizmiş, son halini Halit Hoca’ya göndermiş. Olumlu tepkiler almış. Temmuz ayında da çalışmalara başlamış. Alptekin’e oyunculuk teklifini ilk olarak Abdullah Kaan Başkıran götürmüş. Bir gencin dönüşüm hikâyesini anlatan oyunda dönüşümü birebir yaşayan biri oynasa kötü olmaz haliyle. Alptekin, ‘ben yapamam, beceremem’ diyerek üç dört defa teklifi geri çevirmiş. En sonunda Alptekin’i şu cümle ikna etmiş: Sen buna benzer bir dönüşüm yaşadın. Bunu insanlara aktarmak en önemli görevin. Sonuç? Bir hafta sonra Alptekin tiyatro sahnesinde.

Tiyatro sinemadan daha zor

Oyunun provaları sırasında Halit Hoca’nın çalışmaları sık sık ziyaret ettiğini öğreniyoruz. Peki, ne konuşmuşlar? Uyarlayan kişi anlatıyor: Düzceli Mehmet, Halit Hoca için çok değerli biri. Onu anlatırken gözleri doluyordu. O da haliyle oyunun kusursuz olmasını istiyor. Ben karakter sayısını üçten yediye çıkardım. Nefisi Nefs adlı bir karaktere dönüştürdüm. Komedi üreten tek kişi o. Eklemeler, çıkarmalar yaptı. Sonuçta hemfikir olduğumuz bir metin ortaya çıktı.

Oyun şuana kadar 100 gösterimi geçti . İlk defa sahneye çıkan Alptekin, iki saatin su gibi akıp gittiğini söylüyor. “Sahneye ilk ayak bastığım anı ve selamlamayı hatırlıyorum. Film çekerken yandan biri sufle veriyordu. Tiyatroda öyle bir şey yok. Ezber yaparken çok zorlandım.” diyor. Alptekin, sahneye çıkmadan önce herhangi bir tiyatro eğitimi almamış, oyuncularla bunun üzerine konuşmamış bile. Onun için sahnede sürekli arkasını dönüyor, tiyatro tekniklerinin kaşını gözünü yarıyor. Yönetmene göre bu doğallık seyirciye sıcak geliyor. Ekip, oyunu, Düzce de Düzceli Mehmet’in memleketinde sahnelemek istiyor. Ancak uygun salon bulunamadığı için şimdilik mümkün görünmüyor.

Sosyal Sorumluluk Projesi

İSTANBUL TEMAŞA TİYATROSU kurulduğu günden bugüne özveri ile calışan sevircilerine onlardan olan hıkayeleri sunan, hayatlarına ayna tutmaya calışan ve yollarına ışık yakacak hikayelerle yola cıktı.

TEMAŞA’nın nazar boncuğu olarak adlandırdıkları oynunları HALİT ERTUĞRUL’un ölümsüz eseri olan başrollerinde YAŞAR ALPTEKİN’in oynadığı DÜZCELİ MEHMET’ le yola cıkan ekip türkiye geneli 50.000 e yakın insana ulaşmanın sevincini yaşıyor. 2011-2012 tiyatro sezonunda yollarına durmadan devam eden TEMAŞA uzun çalışmaları sonucu çıkartacakları KAYIP RUHLAR KIRAATHANESİ adlı yeni oyunları ile seyirci ile buluşmanın heyecanını yaşıyorlar. ERKAN GÜNDÜZ’ün kaleminden dökülen kelimelere avusturyalı yönetmen RUSSELL DOUGLES’in rejisi ile süslenen izleyicisinin kafasında sürekli soru işareti bırakacak olan oyunun konusu ‘ Mustafa yaşamı boyunca hep kazanan tarafta olmak için mücadele etmiş ve bu uğurda bütün yolları denemiştir. Ama bir kahvehanede sıkışıp kalmıştır. Gelen esrarengiz müşterisi ise ona bazı sualler yöneltip kendi ile hayatı ve inançları ile çatışmasını sağlamıştır. Ve müsterisinin verdiği vaad hayal ettiği güzel hayattır. Mustafa bu vaadlere yenilecekmi???’… Boş durmadan çalışan anlatacak hikayemiz çok diyen TEMAŞA üçüncü oyunlarınıda inşallah ocak ayında çıkartmayı planlıyor.

DAMLAYA DAMLAYA KUYU OLUR.. dedi TEMAŞA. Bu sene başlatacağı sosyal sorumluluk projesi olarak adlandırdığı, kara kıta AFRİKA’da aç olan su bulmak için yüzlerce km giden müslüman kardeşlerine kalıcı çözümler derdinde. Bu yıl oynayacakları tüm oyunlarda satılan her bir biletin 1 tl sini somalide su kuyusu projesi kapsamında afrikaya göndermeyi planlıyor. TEMAŞA seyircilerine şunları söylüyor. ‘Hem iki saatlik güzel bir oyun izleyip düşüncelerini sorgulayacaklar, hemde açılan kuyulardan susuzluğu giderilen kardeşlerimizden dualar alacaklar.’

AKAN HER DAMLA SUDA HAYAT BULAN İNSANLARIN SEVİNCİNE ORTAK OLMAYA VARMISINIZ?

Kaynak:  http://sanat.bugun.com.tr/duzceli-mehmet-tiyatro-sahnesinde-haberi/177995

 

K

‘Kayıp Ruhlar Kıraathanesi’, Küçükçekmece Belediyesi Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde tiyatro severlerle buluştu.

Erkan Gündüz’ün yazıp Uğraş Atay’ın yönettiği 2 perdelik ‘Kayıp Ruhlar Kıraathanesi’ Oyunu Küçükçekmece Belediyesi Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde tiyatro severlerle buluştu. İç hesaplaşmayı konu alan oyun, hayatı boyunca hep kazanmak için uğraşan Kahveci Mustafa’nın hayatı pişmanlıkları üzerine kuruldu.

Oyunda sahne alan Uğraş Atay, “Didaktik bir oyunu efektlerle süsleyerek, seyircinin sürekli zinde tutulabileceğini göstermek istedik. Bunun için oyunda tek bir ana karakter üzerinden 4-5 karakter canlandırdık. Oyundaki diğer karakterler Kahveci Mustafa’nın nefsi.

Aslında kendisi yani. Hepimiz hatalar yapıyoruz ve bu hataları hep öteliyoruz. Ta ki ölüm anı gelene dek. Biz bu oyunla insanların bazı şeyleri ölüm başlarına gelmeden çok önce düşünmesini istedik” dedi.

Kayıp Ruhlar Kıraathanesi’nin oyuncu kadrosu ise Ercüment Balakoğlu, Alper Selan, Uğraş Atay, Sevim Erdoğan, Taner Tunçay ve Sena karaman’dan oluşuyor.

Kaynak : http://www.milliyet.com.tr/kayip-ruhlar-kiraathanesi-sefakoy-sahnesi-istanbul-yerelhaber-26183/